Trabzon yaşadığı sel felaketiyle sarsılırken, bir başka fırtına da medya üzerinden koptu. Bu kez hedef tahtasına konulan, Ortahisar Belediyesi ve Belediye Başkanı Ahmet Kaya oldu.
Felaketin hemen ardından bazı ulusal medya organlarında amaca hizmet etmeyen, ölçüsüz ve açıkça ısmarlama olduğu hissedilen haberler arka arkaya yayımlandı.
Klasik deyimle: “Vurun abalıya!”
Kolaydı... Elinde sınırlı yetki, kısıtlı kaynak olan bir ilçe belediyesine yüklenmek, topyekûn felaketin faturasını oraya kesmek.
Ama bir gerçeği göz ardı etmemek gerekiyor:
Ortahisar Belediyesi’nin sorumluluk alanı, yapabileceği müdahaleler ve sahip olduğu yetkiler yasal çerçeveyle sınırlı. Altyapı, taşkın kanalları, su yönetimi gibi konular doğrudan Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kurumların (özellikle TİSKİ, DSİ) yetki alanında. Bu durum herkes tarafından bilinmesine rağmen, yine de hedef saptırmak kolayına geldi bazı çevrelere.
Trabzon halkı kimin ne yaptığını görüyor. Eleştiri elbette olacak; kimse dokunulmaz değil. Ama eleştirinin adil, hakkaniyetli ve gerçeklere dayalı olması gerekir.
İşte bu noktada Ahmet Kaya örneği karşımıza çıkıyor.
Felaket günü ve sonrasında şehri terk etmeyen, çizmeleriyle sokak sokak dolaşan, vatandaşın elini sıkan, durumu yerinde inceleyen bir belediye başkanı vardı sahada.
Sosyal medya kampanyalarına, siyasi manipülasyonlara kulak asmadan, görevini yapmaya devam etti.
Bravo demek gerekir. Çünkü bu şehir “fotoğraf çekip giden” değil, çizmeleriyle çalışan yöneticileri hak ediyor.
O manşetleri atanlar, o sipariş haberleri yazdıranlar ise oturdukları yerden bir satırla algı oluşturmaya çalıştı. Ama unuttukları bir şey var: Halk, kimin ne olduğunu görüyor.
Ortahisar Belediyesi eleştirilebilir, evet. Eksikleri, hataları varsa tartışılır. Ancak sel gibi ağır bir tablonun tüm sorumluluğunu tek başına bir ilçe belediyesine yıkmak ne adil, ne de ahlakî.
Sorumluluk, yetki kadar paylaşılır; ve suç, gerçek paydaşlarıyla hesaplaşmadıkça çözüm doğmaz.
Bu yüzden artık “manşetlerle” değil, şeffaf bilgiyle, adil sorgulamayla ilerlemeliyiz.
Siyasi hesaplaşmalar değil, şehrin geleceği öncelik olmalı.