İbrahim Usta..

İbrahim Usta..

İbrahim Usta, yalnızca bir iş insanı değil, bir toplumun manevi ve maddi yapısını inşa eden, gönüllere taht kurmuş bir insanlık mühendisi; değerlerle yoğrulmuş, erdemle şekillenmiş, hikmetle yücelmiş bir fazilet timsaliydi. O, yaşamı boyunca bir duvarcı değil; insaniyetin, ahlakın ve kardeşliğin duvarlarını ören, her tuğlasını sevgiyle harçladığı bir toplum mimarıydı.

Hayat yolculuğu boyunca yalnızca binalar değil, umutlar dikti bu ülkenin ufkuna. Taşların dili olsa, onun ellerinde dua gibi işlendiğini anlatırdı. Emekle, azimle, alın teriyle değil sadece; kalbiyle, vicdanıyla, imanı ve merhametiyle inşa etti eserlerini. Her eseri bir insanın duasına, her girişimi bir hayrın kapısına dönüştü.

İbrahim Usta, camiada yalnızca yaptığı işler ve başarılarla değil; duruşuyla, vakar sahibi şahsiyetiyle, insanlara olan derin hürmeti ve yardımseverliğiyle bilindi. O, milli değerlere bağlılığını yalnızca sözle değil, fiille, icraatla ve adanmışlıkla gösterdi. Vatan sevgisini bir slogan değil, bir yaşam ilkesi olarak taşıdı yüreğinde. Milliyetçiliği ayrıştıran değil, kucaklayan bir anlayışla yoğurdu. İnsanları kökenine göre değil, yüreğine göre değerlendirdi.

Hayatını; yetimin başını okşamak, garibin sofrasına bir lokma katmak, köyüne, mahallesine, şehrine hizmet etmek üzere adamıştı. Yardımseverliği öyle gizliydi ki, çoğu zaman yaptığı iyiliklerden kendisi bile bahsetmezdi. O bilir, Rabb’i görür yeterdi.

Zenginliği yalnızca maddiyatta değil, paylaşımda arardı. Kazandıkça vermeyi, büyüdükçe alçalmayı, güçlendikçe halkla bir olmayı ilke edindi. Onun yanında çalışmak bir ekmek kapısı değil, bir okuldu; ondan feyz almak, ahlak ve dürüstlük dersi almaktı.

İbrahim Usta’nın adı artık sadece tabelalarda, projelerde değil; insanların dualarında, kalplerinde, gözlerinden dökülen hayırla anılan yaşlı bir damlada yaşıyor. Çünkü o, bu dünyadan göçüp giden değil; ardında eser bırakan, iz bırakan, örnek bırakan bir abide insandı.

O, görevini tamamladı. Tıpkı sağlam temeller üzerine inşa ettiği yapılar gibi, kendi hayatını da sağlam bir inanç ve ahlak temeline oturttu. Sessizce geldi bu dünyaya, ses getiren güzellikler bırakarak ayrıldı. Şimdi rahmetin en güzel ikliminde, duaların semaya yükseldiği bir yerdedir. Çünkü iyilik unutulmaz. Güzel insanlar unutulmaz.

Toplumun sevdalısıydı İbrahim Usta. O sevda, sadece dilinde değil, gecesiz gündüzsüz çalıştığı ellerinde, hayalini kurduğu projelerinde, umutla baktığı gençlerin gözlerinde yaşadı. Toplumu bir yapı gibi görür, her bireyi o yapının değerli bir taşı sayardı. Bozulanı onarmak, eksik olanı tamamlamak, yıkılanı yeniden inşa etmek onun için sadece bir meslek değil, bir ahlaki görevdi.

İbrahim Usta artık aramızda değil belki ama adı, yaptığı hizmetlerle birlikte ebediyete mühürlenmiştir. Çünkü o, dünya hayatını bir imtihan bilmiş, insan olmanın yükünü hakkıyla taşımış, emaneti şerefle devretmiş bir hakikat yolcusudur. Ruhlar âlemine, ardında hayırla anılacak binlerce iz bırakarak göç etmiştir.
Allah rahmet eylesin. O şimdi âlemlerin en güzel ustasının, Rabbimizin huzurunda. Ve bizler, onun mirasını yaşatmakla, insanlığını örnek almakla mükellefiz. 

Güncelleme Tarihi: 30 Mayıs 2025, 10:34

Arif Arslan

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER