MERALARDA YAPILAN TAHRİBATLAR HAYVANCILIKTA DIŞA BAĞIMLILIĞI ARTIRIYOR

MERALARDA YAPILAN TAHRİBATLAR HAYVANCILIKTA DIŞA BAĞIMLILIĞI ARTIRIYOR

MERALARDA YAPILAN TAHRİBATLAR HAYVANCILIKTA DIŞA BAĞIMLILIĞI ARTIRIYOR

Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil PEHLEVAN hayvancılığımızın gelişmesi ve mera alanlarının kullanımı ile ilgili olarak önemli hususlara dikkat çekti.

Hayvan varlığımızı artırmak üzere GTHB başlattığı geliştirme projeleri çeşitli teşvikler destekler ile desteklenirken, yapılan damızlık hayvan ithalatları ile büyük ve küçükbaş hayvan varlığımız arzu edilen seviyelere çıkarılmaya çalışılırken mera alanlarının çeşitli gerekçelerle kapsam dışına çıkarılıp turizm inşaat sosyal tesis vbalanlara tahsis edilmesi bir tezat oluşturmaktadır.

Hayvancılığın önemsendiği ve geliştiği ülkelerde mera alanları hem çok iyi korunur hem de çok verimli kullanılır. Sadece hayvanların beslenmesi, ot, yem bitkisi üretimi için değil, doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir tarımsal üretim için meralara büyük önem verilir.

Türkiye’de ise özellikle son yıllarda, mera denildiğinde yağmalanacak alan akla gelir. Hem kamu kurumları, yerel yönetimler hem de özel sektör yeni bir yatırım yapacağı zaman gözü bu Hazine arazilerindedir. Hazine arazilerinin bir bölümü de mera alanıdır. Hayvancılığa gereken önem verilmediği için mera alanları kolayca elden çıkarılıyor. Ot biten yerde turistik tesis, sanayi tesisi veya alışveriş merkezi, toplu konut projelerinin yapılması daha “kârlı” bir iş olarak görülüyor. Bu da kalkınmanın, gelişmenin göstergesi olarak sunuluyor.

Tarım ve hayvancılık önemsenmeyince ve mera alanlarına gereksiz eksenli bakılınca, yapılan yasal düzenlemeler de buna uygun oluyor. Bu düzenlemelerin daha iyi anlaşılabilmesi için Türkiye’nin mera varlığına yakından bakmakta yarar var.

Türkiye’nin çayır ve mera varlığı 1940 yılında 44,2 milyon hektar iken 20 yıl sonra 1960’ta 28,7 milyon hektara geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 verilerine göre, Türkiye’nin toplam alanının yaklaşık 14,6 milyon hektar çayır ve mera alanı var. Mera alanları her geçen yıl daralıyor.

Yapılan yasal değişiklikler sonucu zaten yetersiz olan mera alanları daha da azalacak. Hayvancılık sektörü için büyük öneme sahip olan meraların amaç dışı kullanımı yemde dışa bağımlı olan Türkiye’nin bu bağımlılığını daha da artıracaktır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından bu yıl yayınlanan Kırmızı Et Stratejisi’nde de yer verildiği gibi, Türkiye yem hammaddeleri bakımından yüzde 40-45 oranında ithalata yani dışa bağımlı.

Bu tablo ortadayken mera alanlarının imara açılması, köylerin mahalleye dönüştürülerek insanların tarımdan hayvancılıktan uzaklaştırılması, hayvansal üretim için çok büyük bir tehlikenin habercisi. Bu sadece üreticiler için değil, asıl büyük tehlike tüketicilere yöneliktir. Çünkü mera alanları daraldıkça yem üretimi azalıyor ve dışa bağımlılık artıyor. Bu da et ve süt üretim maliyetlerini, dolayısıyla fiyatı arttıracak. Tüketiciler bugünden daha yüksek fiyata et, süt ve diğer hayvansal ürünleri tüketmek zorunda kalacaklardır.

Bilindiği gibi, ithalata dayalı hayvancılık politikasıyla, özellikle 2010 yılından bu yana Türkiye her türlü hayvansal ürünü, büyükbaş, küçükbaş canlı hayvan, besilik dana, karkas et ve damızlık hayvan ithal ediyor. Bir dönem saman bile ithal etmek zorunda kaldı.

Sonuç olarak; kamunun hazine arazileri ve meraları iyi niyetli olarak göze, kulağa hoş gelen tahsis amacı değişikliği ile süslü projeler sunuluyor. Fakat genele bakılınca sonucun hiçte öyle olmadığı ortada.

Sonuç olarak!

Çok geç olmadan daha güzel ve yaşanılır bir gelecek için ülkemizin meralarına ve güzelliklerine hep birlikte sahip çıkalım. Geçmiş tecrübe ve istatistiklerden faydalanarak bilimin ışığında hareket edilmeli ve meralarda inşaat değil, hayvanlar için ot büyümeli.

Güncelleme Tarihi: 22 Şubat 2024, 20:41

Arif Arslan

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER